top of page

Danıştay Kararları

Aşağıda, en güncel Danıştay Kararlarına ulaşabilirsiniz.

Binanın köşesi

İSTEMİN KONUSU : ... İdare Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:

Dava konusu istem: İstanbul İli, Avcılar İlçesi, ... Tesisler Mevkii, ... pafta, ... parselde bulunan ... adresindeki binaların maliki olan davacılar tarafından, taşınmazın ...tarih ve ... sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile "Afete Maruz Bölge" ilan edilen alanda kalması nedeniyle idarelerin hizmet kusuru bulunduğu ileri sürülerek, uğranıldığı öne sürülen 3.207.884,00-TL maddi ve 15.000,00-TL manevi zararın dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tazmini istenilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Temyize konu kararda; davanın kısmen kabulü, kısmen reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararının Danıştay Altıncı Dairesinin 27/11/2012 tarih ve E:2012/501, K:2012/6799 sayılı kararıyla bozulması (süre ve müterafik kusur yönünden) sonrasında, süreye ilişkin bozma yönünden ısrar edilmesi ve 1.107.913,14-TL maddi, 15.000,00-TL manevi tazminat isteminin kabulü ile davalılardan alınıp, davacıya verilmesi, fazlaya ilişkin kısmın reddi üzerine, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 25/02/2019 tarih ve E:2016/1560, K:2019/761 sayılı kararıyla ... İdare Mahkemesinin ... tarihli, E:..., K:... sayılı kararının ısrara ilişkin (... dışındaki davacılar açısından, ... adresindeki bina yönünden davanın süresinde olduğuna ilişkin) kısmının bozulmasına karar verilerek, temyiz isteminin işin esasına ilişkin kısımları hakkında karar verilmek üzere dosyanın Dairemize gönderilmesi nedeniyle yapılan incelemede, davanın kısmen kabulü , kısmen reddi yolunda ... İdare Mahkemesince verilen ... tarihli, E:..., K:... sayılı kararın Danıştay Altıncı Dairesinin 16/12/2020 tarih ve E: 2020/10000, K:2020/12992 sayılı kararı ile temyize konu kısmen kabul, kısmen redde ilişkin kısmının BOZULMASI üzerine, bozma kararlarına uyularak davanın kısmen kabulü ile, ... numaralı Yapı için belirlenen maddi zarar kapsamında hissesi oranındaki 113.202,33-TL maddi zararın, % 60 kusur oranına isabet eden 67.921,39-TL’sinin ... Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nca, % 30 kusur oranına isabet eden 33.960,69-TL’sinin Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'nca, %10 kusur oranına isabet eden 11.320,233-TL’sinin ise ... Belediye Başkanlığı’nca dava tarihinden (15/11/2006) itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davacı ...'a ödenmesine, ... dışındaki davacılar açısından, ... adresindeki Yapı yönünden maddi tazminat ödenmesi taleplerinin süre aşımı nedeniyle reddine, ...ve ... numaralı Yapılar için belirlenen zararların karşılığı 701.382,00-TL maddi ve ayrıca duyulan elem ve ızdırabın karşılığı 15.000,00-TL manevi olmak üzere toplam 716.382,00-TL zararın, %60 kusur oranına isabet eden 429.829,20-TL’sinin ... Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nca, %30 kusur oranına isabet eden 214.914,60-TL’sinin ... Bakanlığı'nca, %10 kusur oranına isabet eden 71.638,20-TL’sinin ise ... Belediye Başkanlığı’nca dava tarihinden (15/11/2006) itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davacılara ödenmesine, fazlaya ilişkin tazminat istemlerinin reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI :

1-... Bakanlığı tarafından, kusur oranlamasının isabetli olmadığı, imar planına aykırı yapılan yapıların yıkım işlemlerinin belediyelerce gerçekleştirilmediği belirtilerek, kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

2- ... Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından, idarelerinin hizmet kusuru bulunmadığı, dava konusu işlem ve eylemlerle idareleri arasında illiyet bağı bulunmadığı, belirtilerek, kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

3-... Belediye Başkanlığı tarafından, faiz başlangıcının hatalı olduğu, yapı maliki ve müteahhide kusur ve sorumluluk yüklenmemesinin yasaya aykırı olduğu, idarelerinin kusuru bulunmadığı belirtilerek, kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

4-Davacılar tarafından, zararın yeniden inşa değeri kadar değil, rayiç değer kadar olduğu, tüm davacıların davayı süresinde açtıkları belirtilerek, kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMALARI :

1-... Bakanlığı tarafından, savunma verilmemiştir.

2-... Başkanlığı tarafından, savunma verilmemiştir.

3-... Başkanlığı tarafından, savunma verilmemiştir.

4-Davacılar tarafından, davalıların temyiz istemlerinin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ ...'IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kısmen kabul, kısmen reddi ile mahkeme kararının kısmen bozulması, kısmen onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Altıncı Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:

MADDİ OLAY :

Dava konusu taşınmazın bulunduğu Avcılar İlçesi için Bayındırlık ve İskan Bakanlığı Afet İşleri Genel Müdürlüğü ve bazı kamu kurumlarınca farklı tarihlerde yapılan araştırma ve tespitlerde, ilçe geneline yönelik; ''Marmara denizi kıyıları killi ve marnlı serilerle örtülü bulunduğundan heyelana müsaittir, bu kısımlar gerekli önlemler alınmadıkça iskan için sakıncalıdır'' görüşüne yer verildiği, 1971 yılında yapılan bu tespitte, evlerin fazla katlı olmaması, hafif malzemeden yapılması, derin kazılar yapılmaması, yüzey suyu drenajı yapılması, kıyıdan itibaren kademeli olması ve istinat duvarı yapılması gerektiğinin ifade edildiği, yine Bakanlıkça 1977 yılında Boğaziçi Üniversitesine hazırlattırılan raporda; yamaçları heyelanlı ve heyelana müsait olmaları nedeniyle ancak düşük eğimli ve potansiyel heyelan alanlarında zemine fazla yük vermemek ve kazıdan kaçınmak şartı ile tek katlı ve bahçeli evler yapılmasının mümkün olabileceğinin belirtildiği, İller Bankasınca hazırlanan 1981 tarihli rapora göre Avcıların turistik tesis alanı olarak, kamp alanı ve iki katlı yapı alanı olarak gösterildiği, davaya konu alanın, 1981 yılında İller Bankası tarafından hazırlanan ve Bayındırlık ve İskan Bakanlığının onayladığı nazım imar planı ve 1982 tarihli Avcılar Belediye Başkanlığının hazırladığı uygulama imar planı ile yerleşime açıldığı ve zaman içerisinde çok katlı yerleşime izin verildiği, anılan planların hazırlandığı tarihlerde yürürlükte bulunan mülga 6785 sayılı İmar Kanununun 1605 sayılı Kanunla değişik 26. maddesiyle nüfus ve il veya ilçe merkezi olması ölçütlerine göre yol istikamet planları ile imar planlarını belediyelerin yaptırmaları mecburiyeti getirildiği ve 29. maddesiyle imar ve yol istikamet planlarının İmar ve İskan Bakanlığının tasdikiyle kesinleşeceği ve yürürlüğe gireceğinin hüküm altına alındığı, Bakanlığın onay yetkisi planların hukuki varlık şartlarından olduğundan, bu planlara ilişkin çok katlı yerleşime izin veren ilçe belediyesinin yanında Bakanlığın ve Mülga 3030 sayılı Kanundan kaynaklanan denetim yükümlülüğünü yerine getirmeyen, imar yükümlülüklerini ilçe belediyesi ile birlikte kullanan, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığının hizmet kusurlarının bulunduğu, Mülga 180 sayılı Bayındırlık ve İskan Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 9. maddesinin g bendinde de, afetle ilgili daimi iskan yerleşmelerinde imar planlarını ve alt yapı tesisleri planlarını ve bunlara ait etüd, harita, proje ve keşifleri yapmak veya yaptırmak, re'sen onaylamak veya onaylanmasını sağlamak, inşaat işlerini yapmak veya yaptırmak konularında Bakanlık Yapı İşleri Genel Müdürlüğünün yetkili olduğunun hükme bağlandığı, 644 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile de Bayındırlık ve İskan Bakanlığı tarafından yürütülen görevlerin Çevre ve Şehircilik Bakanlığına geçtiği, Avcılar İlçesi, ...Tesisler Mevkii, ... pafta,.. parsel sayılı (..., ... ve ... bloklar) taşınmazdaki yapının 28.06.2005 gün ve 2005/109 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile "Afete Maruz Bölge" ilan edilen alanda kalması ve yıkılması nedeniyle uğranıldığı öne sürülen 3.207.884,00-TL maddi 15.000,00-TL manevi zararın dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

İLGİLİ MEVZUAT:

2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 125. maddesinin 1. fıkrasında idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtilmiş, son fıkrasında ise, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararları ödemekle yükümlü olduğu hükmüne yer verilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:

... dışındaki davacılar açısından ... blok yönünden verilen süre aşımı nedeniyle ret kararı bakımından;

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1. fıkrasında sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmamaktadır.

Diğer hususlar yönünden;

Dosyanın incelenmesinden; tazminat miktarının kusur oranları nispetinde davalı idarelere ayrı ayrı yükletildiği anlaşılmakla birlikte, Mahkeme tarafından dosya kapsamındaki bilirkişi raporundaki kusur oranlamasına ilişkin değerlendirmeler de dikkate alınarak, ... Büyükşehir Belediyesi'nin %60, ... Bakanlığı'nın %30, ...Belediye Başkanlığı'nın %10 oranında kusurlarının bulunduğu belirlemesi ile hüküm kurulduğu, hükme esas bilirkişi raporunda emsal alınan Dairemizin 03/11/2020 tarih ve E:2020/2076, K:2020/10301 sayılı kararının, 2981 sayılı Af Yasası ile yapı kullanma izni alma hususları yönünden davaya konu taşınmaz ile aynı durumda bulunmayan farklı bir taşınmaza ilişkin olduğu (... pafta, ... parsel ... Sitesi...Blok ... nolu bağımsız bölüm) anlaşılmaktadır.

Bu durumda; dava konusu yapılara ilişkin ... blok yönünden dosya kapsamındaki 25.04.2022 tarihli bilirkişi raporunun 3. sayfasında belirtilen aykırılıklar ,... Blok yönünden ise aynı yapıya ilişkin ... İdare Mahkemesi'nin ... tarih ve E:..., K:... sayılı dosyası ile verilen kararın temyiz incelemesinin yapıldığı Dairemizin 23/11/2021 tarih ve E:2021/8350, K:2021/12880 sayılı kararındaki tespitler de dikkate alınarak) (Aynı parselde bulunan ... Blokta bulunan bağımsız bölümlerin dava konusu olduğu başka bir davada, .... İdare Mahkemesi'nce verilen ... tarih ve E:..., K:... sayılı karar Dairemizin 01/02/2022 tarih ve E:..., K:... sayılı kararı ile onanmış ve karar düzeltme istemi de Dairemizin 23/06/2022 tarih ve E:..., K:... sayılı kararı ile reddedilmiştir.) tespit edilen ruhsat ve eki projelere aykırılıklar ile yapıya ilişkin düzenlenen Yapı Tatil Tutanağı ve yıkıma dair Encümen Kararları da dikkate alınmak suretiyle, hüküm birlikteliğini sağlamak adına, mümkün olması halinde aynı yapıya ilişkin, aksi takdirde benzer durumda olan (ruhsata aykırılığı sebebi ile hakkında yapı tatil tutanağı düzenlenmiş ve yıkıma yönelik encümen kararı alındığı halde yıkımı idare tarafından gerçekleştirilmemiş bulunan, 2981 sayılı Yasa kapsamında iskan ruhsatı bulunmayan) binalara ilişkin açılan davalardaki kusur oranlamaları da dikkate alınmak suretiyle, gerekli görülmesi halinde bu hususta ek rapor da alınarak hüküm kurulması gerekirken, farklı parselde yer alan ve davaya konu yapı ile benzer durumda bulunmayan yapıya ilişkin kusur oranlamasına dair tespitler bu dosya için de emsal kabul edilerek, maddi ve manevi tazminat istemleri yönünden, kararda belirtilen kusur oranı ile hüküm kurulmasında hukuki isabet bulunmamaktadır.

Diğer yandan; dosyanın önceki aşamalarında alınan 05.02.2009 tarihli bilirkişi raporu ile temyize konu kararda esas alınan 25.04.2022 tarihli bilirkişi raporları birlikte değerlendirildiğinde, her ne kadar tespit yılları farklı olsa da, hesap yöntemlerinde farklılıklar görüldüğü, enkaz bedeli farklı yöntemlerle hesaplandığından (enkaz bedelinin davacıların uhdesinde kalıp kalmadığı da belirlendikten sonra) raporlar arasındaki bu çelişkili durumun giderilmesi bakımından ve konuya ilişkin benzer dosyalardaki (özellikle enkaz bedeli hesabı yönünden) hesaplama yöntemleri de dikkate alınarak, maddi tazminat miktarının belirlenmesi için ek rapor alınması ya da gerekli görülürse oluşturulacak yeni bir heyetten rapor alınması gerekmektedir.

Öte yandan; davacıların uğradığı zararın tazminine karar verilmesi halinde; maddi ve manevi tazminata uygulanacak faiz başlangıcı hususunda taleple bağlılık ilkesi dikkate alınarak karar verileceği gibi (maddi tazminat yönünden davacının bağımsız bölümünün bulunduğu blokta ikamet etmeyi engelleyici durumun ortaya çıktığı tarihe göre, değer tespitinde esas alınan yılın davanın açılmasından sonraki bir tarih olması durumunda, faiz başlangıcı olarak tespite esas alınan yılın; değer tespitinde esas alınan yılın, davanın açılmasından önceki bir tarih olması durumunda ise faiz başlangıcı olarak -taleple bağlı kalınarak- dava tarihinin kabul edilmesi gerekmektedir) bozmaya uyularak yeniden yapılacak yargılama sonucunda yargılama giderleri hususunda da (yargılamanın önceki aşamaları da dikkate alınarak, tahsilde tekerrüre sebebiyet verilmeyecek şekilde) yeniden karar verileceği tabiidir.

KARAR SONUCU :

Açıklanan nedenlerle;

1.2577 sayılı Kanunun 49. maddesine uygun bulunan tarafların temyiz istemlerinin kısmen kabul, kısmen reddine,

2.Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle kısmen kabul, kısmen reddine ilişkin temyize konu ...İdare Mahkemesinin ... tarih ve E:..., K:... sayılı kararının ... dışındaki davacılar açısından ...blok yönünden verilen süre aşımı nedeniyle ret kararı bakımından ONANMASINA, diğer hususlar yönünden BOZULMASINA,

3. Dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,

4. 2577 sayılı Kanunun (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 26/01/2023 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Vergi Formu Doldurma

İSTEMİN KONUSU : Davacı şirket tarafından üretilen ürünlerin özel tüketim vergisinin eksik hesaplandığı ve Özel Tüketim Vergisi Kanununun 8/1. maddesi uyarınca tecil-terkin uygulamasına konu olmadığı halde tecil-terkin hükümlerinden yararlanılarak özel tüketim vergisinin beyan dışı bırakıldığının tespit edildiğinden bahisle davacı şirket adına 2014/Mart,Nisan dönemleri için re'sen tarh edilen katma değer vergisi ile tekerrür hükümleri uygulanarak arttırılan vergi ziyaı cezasının kaldırılması istemiyle açılan davayı kabul eden Vergi Mahkemesi kararına yönelik istinaf başvurusunu; Danıştay Dokuzuncu Dairesince verilen bozma kararına uyarak yeniden incelemek suretiyle üç kat vergi ziyaı cezalı katma değer vergisinde hukuka aykırılık bulunmadığı, 213 sayılı Kanun'un 339. maddesinin 7338 sayılı Kanun'la değişik halindeki, artırım tutarının kesinleşen (tekerrüre esas alınan) cezadan fazla olamayacağı yolundaki düzenlemenin göz önünde bulundurulması gerektiğinden, istinafa konu kararın, tekerrüre esas alınan vergi ziyaı cezası tutarına isabet eden hüküm fıkrasında hukuka uyarlık, bu tutarı aşan kısımları yönünden davanın kabulüne ilişkin hüküm fıkrasında ise sonucu itibarıyla isabetsizlik görülmediği gerekçesiyle kısmen reddeden, kısmen kabul edip Vergi Mahkemesi kararının üç kat vergi ziyaı cezalı katma değer vergisi ile tekerrür hükümleri uygulanmak suretiyle arttırılan ceza miktarının tekerrüre esas alınan vergi ziyaı cezası tutarına ilişkin kısmının kaldırılmasına, bu kısım bakımından davanın reddine karar veren … Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nda öngörülen şartlar oluştuğundan vergi ziyaı cezasının tekerrür hükümleri uygulanmak suretiyle arttırılmasına hukuka aykırılık bulunmadığı iddiasıyla kararın aleyhe olan kısmının bozulması istenilmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'IN DÜŞÜNCESİ: Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Dokuzuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İleri sürülen iddialar temyize konu Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından, temyiz isteminin reddine ve kararın onanmasına, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 50. maddesi uyarınca, onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de … Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın ... Vergi Mahkemesine gönderilmesine, 22/06/2023 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.

Muhasebe belgeleri

İSTEMİN KONUSU : ... Vergi Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararına yöneltilen istinaf başvurusuna ilişkin … Bölge İdare Mahkemesi ... Vergi Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :

Dava konusu istem: Davacının, kanuni temsilcisi olduğu 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile kapatılan ... Eğitim Hizmetleri Ticaret Anonim Şirketinin 2016 yılının Ocak, Mart ila Ağustos dönemlerine ait muhtelif kamu alacağının tahsili amacıyla "İstanbul İli, Kadıköy İlçesi, … Mahallesi, … Ada, … Parsel" … nolu bağımsız bölümünde bulunan taşınmazına uygulanan haczin kaldırılması istemine ilişkindir.

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Dava konusu hacze dayanak olan ödeme emirlerinin 08/11/2016 tarihinde davacının oğlu …'e davacının ikametgâh adresinde tebliğ edildiği, ödeme emirlerine itiraz edilmeyerek kesinleşen amme alacağının tahsili için davacının taşınmazına uygulanan hacizde hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle dava reddedilmiştir.

Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: İstinaf başvurusunun, usul ve hukuka uygun olduğu sonucuna varılan Vergi Mahkemesi kararının kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Asıl amme borçlusu şirketin 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile kapatılarak ticaret sicilinden re’sen terkin edildiği, şirket hakkında düzenlenen ... tarih ve ... sayılı görüş ve öneri raporunda şirkete ait olup Hazineye aktarılan birçok taşınmazın bulunduğu, dolayısıyla dava konusu amme alacağının şirketin malvarlığından tahsil edilebilecekken kanuni temsilciden tahsil yoluna gidilmesinin hukuka aykırılık teşkil ettiği, kaldı ki ... Sulh Ceza Hâkimliğinin … D. İş sayılı dosyasında 11/04/2016 tarihinde verilen karar ile şirkete kayyım atandığından bu tarihten sonra tarafının sorumlu tutulamayacağı ileri sürülerek kararın bozulması istenilmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ…'IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Üçüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:

MADDİ OLAY :

667 ve 670 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelere istinaden kapatılarak mal varlığı hazineye intikal ettirilen ... Eğitim Hizmetleri Ticaret Anonim Şirketinin 2016 yılına ait muhtelif kamu alacağının söz konusu şirketten tahsili olanağı bulunmadığından bahisle davacı adına kanuni temsilci sıfatıyla düzenlenen ödeme emirlerinin tebliği sonrasında borcun ödenmemesi nedeniyle taşınmazına haciz uygulandığı anlaşılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:

213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 10. maddesinde, tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatlar gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde, bunlara düşen ödevlerin kanuni temsilcileri, tüzel kişiliği olmayan teşekkülleri idare edenler ve varsa bunların temsilcileri tarafından yerine getirileceği, yukarıda yazılı olanların bu ödevleri yerine getirmemeleri yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınmayan vergi ve buna bağlı alacakların, kanuni ödevleri yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınacağı hükme bağlanmıştır.

23/07/2016 tarih ve 29779 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararnamenin 2. maddesinin 1/ (b) fıkrasında, (aralarında asıl borçlu şirketin de bulunduğu) ekli (II) sayılı listede yer alan özel eğitim kurum ve kuruluşlarının kapatıldığı hükme bağlandıktan sonra, 2. fıkrasında, kapatılan kurum ve kuruluşlara ait olan taşınırlar ile her türlü mal varlığı, alacak ve haklar, belge ve evrakın Hazineye bedelsiz olarak devredilmiş sayılacağı, bunlara ait taşınmazların tapuda resen Hazine adına, her türlü kısıtlama ve taşınmaz yükünden ari olarak tescil edileceğinin belirtildiği, 17/08/2016 tarih ve 29804 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 670 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 5. maddesinin 1. fıkrasında, 20/07/2016 tarihli ve 2016/9064 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla ülke genelinde ilan edilen olağanüstü hal kapsamında yürürlüğe konulan Kanun Hükmünde Kararnameler gereğince kapatılan ve Vakıflar Genel Müdürlüğüne veya Hazineye devredilen kurum, kuruluş, özel radyo ve televizyonlar, gazete, dergi, yayınevi ve dağıtım kanallarının her türlü taşınır, taşınmaz, malvarlığı, alacak ve hakları ile belge ve evraklarının (devralınan varlık); her türlü tespit işlemini yapmaya, kapsamını belirlemeye, idare etmeye, avans dahil her türlü alacak, senet, çek ve diğer kıymetli evraka ilişkin olarak dava ve icra takibi ile diğer her türlü işlemi yapmaya, devralınan varlıklarla ilgili olup kanaat getirici defter, kayıt ve belgelerle tevsik edilen borç ve yükümlülükleri tespite ve hiçbir şekilde devralınan varlıkların değerini geçmemesi, ek mali külfet getirmemesi, kefaletten doğmaması ve Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ/PDY)’ne aidiyeti, iltisakı veya irtibatı olmayan kişilerle gerçek mal veya hizmet ilişkisine dayanması şartıyla bu varlıkların değerlendirilmesi suretiyle bunları uygun bir takvim dahilinde ödemeye, kapatılan kurum ve kuruluşların taahhüt ve garanti ettiği ancak vermediği mal ve hizmet bedellerinin ödemesini durdurmaya veya ödemeye, tahsili mümkün olmadığı anlaşılan veya tahsilinde ve takibinde yarar bulunmayan hak ve alacaklar ile taahhüt ve garantilerin tahsilinden vazgeçmeye, her türlü sulh işlemini yapmaya, devralınan varlıklarla ilişkili kredi veya gerçek bir mal veya hizmet ilişkisine dayanan borçlar nedeniyle konulmuş ve daha önce kaldırılmış takyidatları kredinin veya borcun ödenebilmesini sağlamak amacıyla kaldırıldığı andaki koşullarla tekrar koydurmaya ve ihyaya, menkul rehinleri dikkate almaya, devralınan varlıklara konulan takyidatların sınırlarını belirlemeye ve kaldırmaya, finansal kiralama dahil sözleşmelerin feshine veya devamına karar vermeye, devralınan varlıkların idaresi, değerlendirilmesi, elden çıkarılması için gerekli her türlü tedbiri almaya, gerektiğinde devralınan varlıkların tasfiyesi veya satışı amacıyla uygun görülen kamu kurum ve kuruluşlarına devretmeye, devir kapsamında olmadığı belirlenen varlıkları iadeye, kapatılanların gerçek kişiye ait olması halinde devralınacak varlıkların kapsamını belirlemeye, tereddütleri gidermeye, uygulamaları yönlendirmeye, bütün bu işlemleri yapmak amacıyla usul ve esasları belirlemeye, vakıflar yönünden Vakıflar Genel Müdürlüğü, diğerleri yönünden Maliye Bakanlığının yetkili olduğu hükme bağlandıktan sonra 2. fıkrasında, bu madde kapsamında devralınan varlıklardan nakit ve diğer hazır değerlerin emanet, diğer varlıklar ise nazım hesaplarda izleneceği, nazım hesaplarda izlenen varlıklardan elden çıkarılanların tutarının emanet hesaplarına alınacağı, ödenmesine karar verilen borçların bu emanetlerden ödenerek kalan tutarın bütçeye gelir kaydedileceği, 3. fıkrasında ise, kapatılan kurum, kuruluş, özel radyo ve televizyonlar, gazete, dergi, yayınevi ve dağıtım kanallarının bağlı oldukları şirketlerin faaliyetleri sonlandırılarak ticari sicil kayıtlarının resen terkin edileceği, bunların devralınan varlıkları dışındaki varlıklarının da Hazineye bedelsiz devredilmiş sayılacağı kuralına yer verilmiş, (06/01/2017 tarih ve 29940 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 679 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 6. maddesi ile değişik) 5. fıkrasında da, borçların ödenmesinde, kamu idarelerine ödenmesi gereken vergi, resim, harç, fon kesintisi, pay gibi borçlar, çalışanların sigorta primleri, rehinli alacaklar, enerji, iletişim ve su kullanım borçları, çeşidine bakılmaksızın beşyüz Türk Lirasını geçmeyen borçlar ve diğerleri şeklinde sıralamanın esas alınacağı hükmü yer almıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:

670 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 5. maddesinin 5. fıkrasında, Hazineye bedelsiz olarak devredilen şirketlerin vergi borçlarının ödenmesine ilişkin düzenlemelere yer verilmekle birlikte gerek belirtilen Kanun Hükmünde kararnamede gerek olağanüstü hal kapsamında çıkarılan diğer kanun hükmündeki kararnamelerde kamu alacağının şirket tüzel kişiliğinden ve kanuni temsilcilerinden takip ve tahsiline ilişkin 6183 sayılı Kanunun usul ve esaslarının uygulanmayacağına dair bir kural yer almamıştır.

Davacı adına, 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 2. maddesinin 1/(b) bendi uyarınca kapatılarak, her türlü mal varlığı alacakları, hakları ile belge ve evrakı bedelsiz olarak Hazineye devredilen ve ticaret sicil kaydı silinerek mükellefiyeti sona erdirilen davaya konu yapılmaksızın kesinleşen kamu alacağından müteselsilen sorumlu tutularak kanuni temsilci sıfatıyla düzenlenen dava konusu ödeme emri içeriği borçlarla ilgili olarak 670 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 5. maddesinin 5. fıkrası kapsamında herhangi bir işlem tesis edilmemiş dolayısıyla sözü edilen fıkranın, şirketlerin vergi borçlarının ödenmesine ilişkin düzenlemeleri ile 6183 sayılı sayılı Kanun'un takip ve tahsile ilişkin kuralları doğrultusunda, kamu alacağının şirketin Hazineye devredilen mal varlığından tahsil imkansızlığı ortaya konulmamıştır.

Bu nedenle, kamu alacağının 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararname uyarınca Hazineye devredilen şirketin mal varlığından tahsili yoluna gidilmeksizin davacıdan kanuni temsilci sıfatıyla tahsili amacıyla haciz uygulanması hukuka uygun düşmediğinden Vergi Mahkemesince yazılı gerekçeyle davanın reddine ilişkin karara yöneltilen istinaf başvurusunun reddi yolundaki Vergi Dava Dairesinin kararının bozulması gerekmiştir.

KARAR SONUCU:

Açıklanan nedenlerle;

1.Temyiz isteminin kabulüne,

2.Temyize konu Vergi Dava Dairesi kararının BOZULMASINA, 21/06/2023 tarihinde oybirliğiyle kesin olarak karar verildi.

Dosya yığını

İSTEMİN_KONUSU : …İdare Mahkemesi'nin …tarih ve E:…, K:…sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :

Dava konusu istem: İstanbul Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü'nce 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu'nun 21/b maddesi uyarınca pazarlık usulü ile …tarihinde gerçekleştirilen …ihale kayıt numaralı "Malzeme Dahil Yemek Hazırlama ve Dağıtımı" ihalesinin iptali istenilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: …İdare Mahkemesi'nce verilen kararda; uyuşmazlığa konu ihalenin 4734 sayılı Kanun'un 21/b maddesi uyarınca pazarlık usulüyle yapıldığı, davacı şirket tarafından ihalenin pazarlık usulüyle yapılamayacağından bahisle 18/08/2022 tarihinde gerçekleştirilen ihalenin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı, dosya içerisinde yer alan tüm bilgi ve belgeler incelendiğinde ihale konusu işin hizmet alımı açısından özellik arz eden işlerden olmadığı, ihalenin hizmetin kesintiye uğramaması açısından yapıldığı ifade edilse de, ivedilikle yapılmasını zorunlu kılan herhangi somut bir gerekçenin davalı idare tarafından dosyaya sunulmadığı ve ayrıca ihale konusu işin tamamlanma süresinin 6 ay olarak belirlenmiş olması hususları dikkate alındığında ihale edilen işin ivedi olarak gerçekleştirilmesini gerekli kılan bir durumun bulunmadığı, ihtiyaçların en iyi şekilde, uygun şartlarla ve zamanında karşılanması için açıklık ve rekabetin sağlanması kamu yararı açısından gerekli olduğundan, 4734 sayılı Kanun'un 21/b maddesinde belirtilen şartların oluştuğuna dair hukuken geçerli bir neden gösterilmeksizin dava konusu ihalenin pazarlık usulü ile yapılmasında hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

Belirtilen gerekçelerle hukuka aykırı bulunan dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, daha önce yapılan ihalenin bazı kısımları Kamu İhale Kurumu tarafından iptal edildiğinden hizmetin aksamaması adına açık ihale usulüyle ihale yapılıncaya kadar 6 aylık bir süre için pazarlık usulüyle ihale yapıldığı, 4734 sayılı Kanun'da ihaleye kimlerin davet edileceğini belirleme konusunda idareye takdir yetkisi tanındığı, pazarlık usulüyle yapılan ihalelerde davet yönteminin uygulanabilmesi için teklif vermesi gereken istekli veya geçerli teklif sayısı konusunda asgari bir sayının öngörülmediği, idarenin davet edilmeyenlere doküman satma zorunluluğunun bulunmadığı, dolayısıyla bu hükmün davet edilmeyi talep edenlerin de davet edilmesi zorunluluğunun bulunmadığı anlamını içerdiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ …'İN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile Mahkeme kararının gerekçeli olarak onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi'nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosya tekemmül ettiğinden yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :

MADDİ OLAY :

İstanbul Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü'nce, …tarihinde …sayılı Kamu İhale Kanunu'nun 21/b maddesi uyarınca pazarlık usulü ile …ihale kayıt numaralı "Malzeme Dahil Yemek Hazırlama ve Dağıtımı" ihalesi gerçekleştirilmiştir. İhaleye ilişkin olarak davacı şirket tarafından davalı idareye başvurularak, yapılacak ihaleye kendilerinin de davet edilmesi talep edilmiştir. Söz konusu başvuruya idarece herhangi bir yanıt verilmeksizin uyuşmazlık konusu ihalenin 18/08/2022 tarihinde 4734 sayılı Kanun'un 21. maddesi uyarınca pazarlık usulü ile gerçekleştirilmesi üzerine bakılan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:

4734 sayılı Kamu İhale Kanunu'nun "Temel ilkeler" başlıklı 5. maddesinde, idarelerin, bu Kanuna göre gerçekleştirecekleri ihalelerde; saydamlığı, rekabeti, eşit muameleyi, güvenirliği, gizliliği, kamuoyu denetimini, ihtiyaçların uygun şartlarla ve zamanında karşılanmasını ve kaynakların verimli kullanılmasını sağlamakla sorumlu oldukları, bu Kanuna göre yapılacak ihalelerde açık ihale usulü ve belli istekliler arasında ihale usulünün temel usuller olduğu; "Pazarlık usulü" başlıklı 21. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde, doğal afetler, salgın hastalıklar, can veya mal kaybı tehlikesi gibi ani ve beklenmeyen veya yapım tekniği açısından özellik arz eden veya yapı veya can ve mal güvenliğinin sağlanması açısından ivedilikle yapılması gerekliliği idarece belirlenen hâllerde veyahut idare tarafından önceden öngörülemeyen olayların ortaya çıkması üzerine ihalenin ivedi olarak yapılmasının zorunlu olması durumunda pazarlık usulüyle ihale yapılabileceği; ikinci fıkrasında, (b), (c) ve (f) bentlerinde belirtilen hâllerde ilan yapılmasının zorunlu olmadığı, ilan yapılmayan hâllerde en az üç istekli davet edilerek yeterlik belgelerini ve fiyat tekliflerini birlikte vermelerinin isteneceği; "İhale ve ön yeterlik dokümanının verilmesi" başlıklı 28. maddesinde ise, ihale ve ön yeterlik dokümanının idarede bedelsiz görülebileceği ancak, ön yeterlik veya ihaleye katılmak isteyen isteklilerin bu dokümanı satın almalarının zorunlu olduğu, ilan yapılmayan ihalelerde, ihale dokümanının sadece idare tarafından davet edilenlere satılacağı, doküman bedelinin, basım maliyetini aşmayacak ve rekabeti engellemeyecek şekilde idarelerce tespit edileceği kurala bağlanmıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:

Aktarılan mevzuat hükümleri uyarınca; kamu kurumlarının görev ve sorumluluklarını yerine getirirken gerçekleştirdikleri ihalelerde saydamlığı, rekabeti, eşit muameleyi, güvenirliği, gizliliği, kamuoyu denetimini, ihtiyaçların uygun şartlarla, zamanında karşılanmasını ve kaynakların verimli kullanılmasını sağlamakla yükümlü olduğu, ihalelere yönelik temel ilkelerin 4734 sayılı Kanun'da temel ihale usulleri olarak belirlenen açık ihale usulü ve belli istekliler arasında ihale usulünde olduğu gibi pazarlık usulü ile gerçekleştirilen ihalelerde de geçerli olduğu, dolayısıyla, pazarlık usulüyle gerçekleştirilecek ihalelerde de ihalelere yönelik temel ilkelerin gereğini yerine getirmek üzere, prensip olarak, daha fazla isteklinin ihaleye katılmasına ve teklif sunmasına imkân sağlanması gerektiği anlaşılmakta olup, 4734 sayılı Kanun'un 28. maddesinde, ilan yapılmayan ihalelerde ihale dokümanının sadece idare tarafından davet edilenlere satılacağı kurala bağlanmış ise de, davacının ihaleye davet edilmemesi yönünde idarece kullanılan takdir yetkisinin mutlak ve sınırsız olmadığı; dolayısıyla, davacının ihaleye davet edilmesi istemini içeren başvurusunun haklı ve makul bir sebep gösterilmeksizin reddedilmesinde hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varılmaktadır.

Bu itibarla, pazarlık usulüyle yapılan ihaleye davet edilme isteminin, haklı ve makul bir sebep gösterilmeksizin ve "eşit muamele ve rekabet" ilkeleri doğrultusunda mali ve teknik yeterlikler değerlendirilmeksizin reddedilmesi suretiyle gerçekleştirilen ihalede hukuka uygunluk bulunmadığından, dava konusu işlemin iptali yolundaki temyize konu İdare Mahkemesi kararında sonucu itibarıyla hukukî isabetsizlik görülmemiştir.

KARAR SONUCU :

Açıklanan nedenlerle;

1. Davalının temyiz isteminin reddine,

2. Dava konusu işlemin iptali yolundaki …. İdare Mahkemesi'nin …tarih ve E:…, K:…sayılı temyize konu kararında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından anılan Mahkeme kararının yukarıda belirtilen GEREKÇEYLE ONANMASINA,

3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,

4. Posta giderleri avansından artan tutarın davalıya iadesine,

5. Dosyanın anılan Mahkeme'ye gönderilmesine,

6. 2577 sayılı Kanun'un 20/A maddesinin ikinci fıkrasının (i) bendi uyarınca kesin olarak (karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere), 06/02/2023 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X)

KARŞI OY

4734 sayılı Kamu İhale Kanunu'nun pazarlık usulünü düzenleyen 21. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde, doğal afetler, salgın hastalıklar, can veya mal kaybı tehlikesi gibi ani ve beklenmeyen veya yapım tekniği açısından özellik arz eden veya yapı veya can ve mal güvenliğinin sağlanması açısından ivedilikle yapılması gerekliliği idarece belirlenen hâllerde veyahut idare tarafından önceden öngörülemeyen olayların ortaya çıkması üzerine ihalenin ivedi olarak yapılmasının zorunlu olması durumunda pazarlık usulünün uygulanabileceği kuralına; aynı maddenin devamında ise, (b), (c) ve (f) bentlerinde belirtilen hâllerde ilan yapılmasının zorunlu olmadığı, ilan yapılmayan hâllerde en az üç istekli davet edilerek, yeterlik belgelerini ve fiyat tekliflerini birlikte vermeleri gerektiği kuralına; "İhale ve ön yeterlilik dokümanının verilmesi" başlıklı 28. maddesinde ise, "İhale ve ön yeterlilik dokümanı idarede bedelsiz görülebilir. Ancak, ön yeterlilik veya ihaleye katılmak isteyen isteklilerin bu dokümanı almaları zorunludur. Doküman bedeli, basım maliyetini aşmayacak ve rekabeti engellemeyecek şekilde idarelerce tespit edilir. İlan yapılmayan ihalelerde, ihale dokümanı sadece idare tarafından davet edilenlere satılır." kuralına yer verilmiştir.

Dava dosyasının incelenmesinden; davalı idarece uyuşmazlığa konu işin 4734 sayılı Kanun'un 21/b maddesi uyarınca pazarlık usulü ile ihale edilmek üzere ihaleye çıkarıldığı, davacı şirketin davalı idareye müracaat ederek ihaleye kendisinin de davet edilmesini talep ettiği, bu talebin cevap verilmemek suretiyle zımnen reddi üzerine, davacı şirket ihaleye davet edilmeden gerçekleştirilen ihalenin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Bu durumda, davacının ihaleye davet edilmemesi nedeniyle 4734 sayılı Kanun'un 28. maddesi uyarınca idarenin doküman satma zorunluluğu bulunmayıp, davacı şirket davet edilmeden gerçekleştirilen dava konusu ihale işleminde hukuka aykırılık, işlemin iptali yönündeki İdare Mahkemesi kararında ise hukuki isabet bulunmadığından, davalının temyiz isteminin kabulü ile İdare Mahkemesi kararının bozulması ve davanın reddine karar verilmesi gerektiği oyuyla karara katılmıyorum.

bottom of page